hesabın var mı? giriş yap

  • gece gece aklıma gelen x-men karakteri. bu karakterle ilgili aklımın almadığı bir olay var. bu nightcrawler ölmüştü. bayağı, hope summers denilen mutant bebeyi kurtarmak için kendini feda etmişti. yaşamı boyunca da, o kadar aksiyon içerisinde bulunmasına rağmen dinine bağlı, mütevazi bir katolik olduğu için de tabii cennete gitti. bu durumla ilgili bir parantez açalım; marvel evreni'nde tabii çeşitli tanrılar, alemler bulunuyor ama semavi dinler de gerçek. teorik olarak açıklaması zor olsa da böyle bir durum var; thor, zeus, osiris falan da var, yahweh de var. yani bir viking, bir nordik savaşçı falan ölünce valhalla'ya gidiyor, katolik biri de haliyle günahsız yaşayıp da ölünce bayağı cennet'e gidiyor. bu çok dallı budaklı bir konu, ayrı bir entry konusu, uzatmayalım.

    nightcrawler kitabına uygun bir katolik olarak yaşayıp öldü ve cennete gitti. sonra bir şeyler oldu, birileri cennete falan saldırdı, sonra bu nightcrawler da cennetteki ruhları kurtarmak için kendini kurban etti ve fani dünyaya geri döndü. nah işte burasını benim aklım almıyor. ya mübarek, cennet dediğin yer bir nihai yerdir. varlığının kanıtı bile dünyada olan biten her şeyin bir test olduğuna, iyi olanın refaha ereceğine, kötü olanın cezasını çekeceğine dair bir kanıttır, teminattır. sen cennete gitmişsin artık dünya işinden elini eteğini çeksene, niye gidip hala kavga peşindesin, neyi kanıtlamaya çalışıyorsun daha? sana ne, bırak allah'ın işine ne karışıyorsun? "cennete saldırı var, ruhları kurtarmam lazım." bence en büyük şirk bu, allah kurtaramaz mı bu ruhları? tövbe ya. yani feda etmeseydin ne olacaktı, allah "ben seni denedim nightcrawler, sen kendini feda etmedin, o yüzden seni cehenneme yolluyorum" mu diyecekti? yani o kadar çizgi roman okudum, bir sürü absürtlükler gördüm, şunun kadar saçma olay görmedim. millet kendini feda eder fani dünyadan, bu mutant adam kendini feda edip cennete gitti, sonra cennette de kendini feda edip dünyaya geri geldi. git gel git gel nereye kadar?

  • ``tırnak batması olan zavallılara sesleniyorum:
    pedikür yaptıracak iseniz;
    sakın ama sakın bunu kendiniz evde denemeyin, paranıza kıyın gidin adam gibi bir kuaföre, yaptırın.
    yok, lan ne para vericem, alırım setimi, koyarım leğenimi, sıcak suyu, yaparım kendim derseniz, hayal kırıklığı olabilir.
    ben yaptım, bok ettim.
    pamuk da soktum, çıkaramadım, kaldı orada, gitti iyice diplere, daha da beter etti.
    yakında bir operasyon beni bekler, kökünden kurtulacağım bu tırnağın.

    22 gün sonra gelen operasyonel edit: evet beklenen gerçekleşti ve bugün sol parmağımdaki tırnağımın batık kısmı bir operasyon ile alındı. olay budur efendim:

    tırnağı çekmenin %100 çözüm olmadığını duymuştum, bu konuda kimseyi yönlendirecek tıbbi bir diplomam olmadığından kendi tecrübemi aktarayım: benim tırnağıma uygulanan işlem şudur:
    tırnağın sadece batık kısmını keserek ayırmak, ve o kesilen kısmın kökündeki eti de, kazımak. (yatak revizyonu).
    her şeyden önce de parmağınızın sağına soluna üstüne altına bir güzel uyuşturucu iğneler yiyeceksiniz ki, bundan kaçış yok. sonrası 10 dakka, bitti gitti.
    gelişmeleri buradan paylaşacağım, haydi rastgele...

    6 ay sonra gelen edit: şu ana kadar 1 sn bile acıma batma vs olmadı. tırnağın kesildiği taraftan gerçekten de artık tırnak çıkmıyor =)
    ama kötü haber: diğer ayağımda da batma başladı, beni yakında bir operasyon daha bekler...

  • atakan’i uzun suredir taniyorum. isi gucu show’dur. ben burdan kendisine soruyorum: 15 temmuz gecesi neredeydin? cikip soyler misin lutfen? lafi dolandirmadan, delikanli gibi soruma cevap ver.

  • örnek bir sınav sorusu şu şekildedir:

    fındık en çok hangi bölgemizde yetişir?
    a)friedrichlerin bahçede
    b)klise'nin yanında
    c)otobüs durağında
    d)büyük ağacın altında

  • hayatım 2007 yılından beri sürekli inişte...

    2007 yılında 24 yaşındaydım, o yaşta sahip olunabilecek en prestijli işlerden birinde çalışıyordum,sevdiğim adamla evliydim ve ondan hamile idim...önce düşük yaptım bebeğimi kaybettim,sonra eşim için işimden istifa etmek zorunda kaldım,en sonunda da eşimin boşanma talebi ile karşılaştım...27 yaşına geldiğimde ne bebeğim ne işim ne eşim kalmıştı özetle...yılmadım,küllerimden doğmak için abd'de yeni bir hayata başlama kararı aldım,yok denecek kadar ingilizce bilgimle 9 ay dil okuluna gittim,döndüğümde halen toefl'dan gerekli puanı alacak ingilizcem yoktu,yılmadım türkiye'de çalışmaya devam ettim,gerekli skoru ve dolayısıyla gerekli kabulü aldım istediğim üniversite'den ama 27 nisan günü abd vize talebim,bu anlattıklarımın "mantıklı olmadığı" gerekçesi ile reddedildi.(vize yetkilisi kadının ince ince sorduğu sorulara verdiğim cevaplar neticesinde son 5 yılı özetlemek zorunda kalmıştım.)
    yine de iflah olmaz bir iyimser olarak, bardağın dolu tarafını görmek istiyorum: belki de gerçek anlamda "yeni ve güzel bir hayat" için,bir topun sert bir zemine ne kadar hızla çarparsa o kadar yükseğe çıkacağı mantığından hareketle, her şeyi kaybetmeye ihtiyacım vardır kim bilir...